İzmir Adnan Menderes Havalimanı dış hatlar terminalinde buluşma sonrası gümrük ve bagaj işlemleri ardından uçuşumuzu gerçekleştiriyoruz. Varışımıza takiben bagaj işlemlerimizi tamamladıktan sonra bizleri bekleyen aracımıza geçiyor ve kısa bir yolculukla, Neckar Nehri’nin iki yakaya ayırdığı, tablo güzelliğindeki Heidelberg Şehri’ne ulaşıyoruz. 1386 yılında kurulan üniversitesiyle ünlü, “Romantik Yolun Başkenti” olarak anılan bu büyüleyici şehirde turumuza başlıyoruz. İlk olarak, Heidelberg Kalesi’ni dışarıdan görerek rehberimizin anlatımları eşliğinde tarihî Eski Köprü ve Jesuitenkirche (Cizvit Kilisesi) gibi önemli yapıları ziyaret ediyoruz. Ardından, şehrin kalbi sayılan, 1,5 kilometre uzunluğundaki ünlü Hauptstrasse Caddesi’nde yürüyüşe çıkıyoruz. Serbest zaman sırasında, cadde üzerindeki Orta Çağ’dan günümüze bozulmadan gelen yapıları keşfedebilir, keyifli alışverişler yapabilirsiniz. Belirlenen buluşma saatinde rehberimizle tekrar bir araya gelerek yolculuğumuza devam ediyoruz. Bu kez, uçsuz bucaksız Kara Ormanlar (Schwarzwald) eşliğinde ilerleyerek Almanya’ya veda ediyor ve Fransa sınırını geçiyoruz. Bir sonraki durağımız, Avrupa’nın hem tarihî hem de kültürel zenginlikleriyle ünlü şehri Strazburg. Keyifli ve doğal manzaralarla dolu bir yolculuğun ardından, şehre varıyoruz. Strazburg turumuz, 142 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek altıncı kilisesi olan, Gotik mimarisiyle hayranlık uyandıran Notre Dame Strazburg Katedrali ile başlıyor. Katedralin muhteşem vitray pencerelerini, etkileyici astronomik saatini ve kulelerinden sunduğu eşsiz manzaraları keşfediyoruz. Gezimize, Rohan Sarayı, Avrupa Parlamentosu, Kapalı Köprü ve Dericiler Semti gibi önemli noktaları ziyaret ederek devam ediyoruz. Ardından, Strazburg’un en şirin bölgelerinden biri olan Petite France Semti’ne geçiyoruz. Yarı ahşap evleri, taş sokakları ve büyüleyici kanallarıyla ünlü bu semtte, unutulmaz fotoğraflar çekme fırsatını kaçırmıyoruz. Günün sonunda otelimize yerleşerek dinlenmek üzere serbest zaman alıyoruz. Geceleme otelimizde.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Vosges Dağları ile Ren Ovası arasında yer alan, rengarenk evleri ve çiçeklerle bezenmiş teraslarıyla ünlü Riquewihr Kasabası’na hareket ediyoruz. 16. ve 17. Yüzyıl’dan kalma taş sokakları ve büyüleyici evleriyle adeta zaman içinde bir yolculuğa çıkacağımız bu kasabada gezimize başlıyoruz. Kasabanın girişinde bizleri karşılayan tarihî Dolder Kulesi ve bir dönem hapishane ve işkence odası olarak kullanılmış Hırsızlar Kulesi, rehberimizin detaylı anlatımları eşliğinde görülecek başlıca yapılar arasında. Ardından, bu şirin kasabanın benzersiz mutfağını deneyimlemek ve atmosferini yaşamak için serbest zaman alıyoruz. Riquewihr’deki keşfimizin ardından, “Fransa’nın En Güzel Köyleri” listesinde yer alan, tarihi yapıları ve şarap üretimiyle ünlü Kaysersberg’e doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. “İmparator Dağı” anlamına gelen bu köy, renkli yarı ahşap evleri, taş döşeli sokakları ve etkileyici Pont Fortifié (Tarihi Köprü) ile ziyaretçilerini büyülüyor. Gezimiz sırasında, 13. yüzyıldan kalma kaleyi ve Saint Croix Kilisesi’ni görüyoruz. Kilise, Romanesk mimariye sahip olup, Gotik heykelleri ve vitraylarıyla dikkat çekiyor. Ünlü Riesling ve Gewürztraminer şaraplarının yetiştirildiği üzüm bağlarını görerek Kaysersberg ziyaretimizi tamamlıyoruz. Sonraki durağımız, Alsace Şarap Yolu’nun başkenti olarak anılan, şirin bir Orta Çağ kasabası olan Colmar. Kasabada yapacağımız yürüyüş turumuz, Amerika’daki Özgürlük Heykeli’nin tasarımcısı Bartholdi’nin memleketi olması nedeniyle burada bulunan Özgürlük Anıtı’nı ziyaret ederek başlıyor. Colmar’da, La Maison des Tetes (Kafalar Evi), Maison Pfister (Pfister Evi), Unterlinden Müzesi, Bartholdi Müzesi ve Dominik Kilisesi rehberimizin anlatımlarıyla keşfedeceğimiz başlıca yerler arasında. Turumuzun sonunda, kasabanın en ünlü bölgesi olan, kanalları ve rengarenk evleriyle “Küçük Venedik” (Petite Venice) olarak anılan bölgede serbest zaman alıyoruz. Burada yapacağınız gezintiler ve çekilen unutulmaz fotoğrafların ardından Colmar’dan ayrılıyoruz. Bir sonraki durağımız, İsviçre’nin kültür başkenti Basel. Burada gerçekleştireceğimiz şehir turumuzda, Marktplatz (Ana Meydan), 15. yüzyıldan kalma Basel Spalentor (Basel Kapısı), Basel Münster (Katedral), Paper Mill Müzesi, Kannenfeld Parkı ve parlak kırmızı rengiyle kolayca fark edilen Basel Rathaus (Belediye Binası) göreceğimiz yerler arasında. Basel’in büyüleyici şehir merkezinde serbest zaman aldıktan sonra rehberimizle yeniden buluşuyoruz. Günün sonunda, 12. yüzyılda kurulan ve uzun yıllar Roma himayesinde kaldıktan sonra Fransa’ya dahil olan Alsace Şarap Yolu’nun tarihi bölgelerinden biri olan Mulhouse’a doğru yola çıkıyoruz. Geceyi geçireceğimiz otelimize yerleşerek günümüzü tamamlıyoruz. Geceleme otelimizde.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, İsviçre’nin en büyük şehri olan Zürih’e doğru yola çıkıyoruz. İlk durağımız, 1910 yılında kurulan Kunsthaus (Sanat Evi) ve dünya çapında ünlü sanatçıları ağırlayan tarihî Opera ve Bale Binası. Zürih’in simgelerinden olan Quaibrücke Köprüsü’nden, Limmat Nehri üzerindeki etkileyici manzaralar eşliğinde geçiyoruz. Zürih’teki gezimiz, 16. Yüzyıl’da tamamlanan ve dönemin soylu kadınlarının yaşadığı Fraumünster Kilisesi ile devam ediyor. Kilise, özellikle Chagall Vitrayları ve çevresindeki Lonca binalarıyla dikkat çekiyor. Hemen ardından, şehrin diğer bir simgesi olan St. Peter Kilisesi’ni ziyaret ediyoruz. Bu kilise, Avrupa’nın en büyük saat kadranına sahip yapılarından biri olmasıyla tanınıyor. Daha sonra, Zürih’in panoramik manzaralarını fotoğraflayabileceğimiz Urania Kulesi (Urania Sternwarte) ziyaretimiz için kısa bir mola veriyoruz. Rehberimizin eşlik ettiği Zürih keşfimizin ardından, ünlü yazar Alexander Dumas’ın “İsviçre bir istiridye, Luzern onun içindeki incidir” sözleriyle övdüğü, İsviçre’nin “Gururlu Şehir” olarak bilinen, Heidi’nin saklı cenneti Luzern’e doğru hareket ediyoruz. 1178 yılına dayanan tarihiyle Luzern, bir zamanlar bir balıkçı kasabası olarak kurulmuş olup, bugün Dört Kanton Gölü’nün Reuss Nehri’ne döküldüğü eşsiz bir konuma sahiptir. Şehirdeki turumuza, Ahşap ve üzeri örtülü Chapelle Köprüsü, 14. yüzyıldan kalma Rahip Meclis Binası, etkileyici Luzern Aslan Anıtı ve Glaciers Bahçesi ile başlıyoruz. Orta Çağ’ın atmosferini hissedebileceğiniz bu şehirde, göl kenarında kısa bir yürüyüş yapma ve büyüleyici manzaralar eşliğinde fotoğraf çekme fırsatımız olacak. Gezimizin devamında, Aare Nehri’nin kıvrımları arasında yer alan ve İsviçre’nin başkenti olan Bern’e doğru yola çıkıyoruz. Zengin tarihi ve mimarisiyle ünlü Bern, 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Turumuza, her saat başı hareket eden figürleriyle ünlü, gezginlerin ilgi odağı Zytglogge Astronomik Saati ile başlıyoruz. Bern’de ayrıca, İsviçre’nin en yüksek kulesine sahip olan Bern Katedrali (Berner Münster), İsviçre Federal Sarayı (Parlamento Binası), dünyaca ünlü fizikçi Albert Einstein’ın teorilerini geliştirdiği dönemde yaşadığı ve bugün müze olarak hizmet veren Einstein Evi, Paul Klee Müzesi ve şehrin sembolü haline gelen Ayılar Parkı (Bärengraben) görülecek yerler arasındadır. Rehberimizin detaylı anlatımları eşliğinde gerçekleştirdiğimiz Bern turunun ardından, şehir merkezinde serbest zaman alarak dilediğiniz gibi vakit geçirme ve şehrin kafe ve restoranlarını keşfetme imkânı bulacaksınız. Keyifli bir günün ardından, konaklayacağımız otelimize yerleşerek günü tamamlıyoruz. Geceleme otelimizde.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Alpler’in kalbi kabul edilen gezginlerin ilgi odağı ve İsviçre’nin doğal güzelliklerinin merkezine; İnterlaken’e gidiyoruz. Burada yapacağımız panoramik gezinin ardından Bernese Oberland Bölgesi’nde yer alan, doğa harikası ve ünlü Eiger Dağı Eteği’nde yer alan bir dağ köyü; Girindewald’e ulaşıyor ve aracımızdan ayrılarak Terminalden bizleri dünyanın en yükseklerine ulaştıran Tren istasyonuna götürecek olan Eiger Express Gondola (Teleferik) ile Eigergletscher noktasına gidiyoruz. Yılın büyük bir bölümü karla kaplı olan ve AVRUPA’NIN ZİRVESİ olarak nam almış en yüksek Alp Tren Gezi hattı kabul edilen ve 3.454 metre yükseklikteki Alp zirvesi olan JUNGFRAUJOCH’A (Top of Europe) doğru keyifli ve heyecanlı bir tren yolculuğu yapıyoruz. Kayak, aktivite, buzdan sanat eserlerinin sergilendiği Buz Sarayı, doğa harikası Buz Gölü, ünlü marka Lindt’e ait Çikolata Cenneti ve lüks alış-veriş Mağazaları’nın Alp zirvesine konuşlandırıldığı bu masalsı armosferde unutulmaz bir zaman geçiriyoruz. Saatlerin nasıl geçtiğini farkedemeyeceğimiz 3.454 metre yükseklikteki zirvede UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen bu inanılmaz teknoloji ile kurulu alanda keyifli bir zaman geçirdikten sonra Trenimizle geldiğimiz güzergahtan Grindewald’e geri dönüyor, bizi bekleyen aracımızla, İsviçre’nin Fribourg kantonunda yer alan ismini dünyaca ünlü Gruyere Peynirinden alan büyüleyici güzellikteki kasabaya gidiyoruz. Tarihi eski yapısı ve doğal güzelliklerin orta yerinde konuşlanmış bu Orta Çağ atmosferini gezmek üzere giriş kapısında aracımızdan inerek yürüyüş turumuza başlıyoruz. 13 yüzyılda inşa edilen tarihi şatosu Château de Gruyères, "Alien" filmindeki yaratık tasarımıyla Oscar kazanan İsviçreli sanatçı HR Giger’ın Müzesi, Gruyère Peynir Fabrikası (La Maison du Gruyère), Gruyere’nin en huzurlu köşelerinden biri olan Sainte-Thérèse Kilisesi görebileceğimiz yerler arsındadır. Orta Çağ havasında bu güzel kasabada dolayısıyla çikolata ve peynir çeşitlerini tadımlayabileceğiniz merkezinde vereceğimiz serbest zamanın ardından İsviçre'nin Vaud kantonunun başkenti ve ülkenin en büyük dördüncü şehri, Leman Gölü'nün (Cenevre Gölü) kuzey kıyısında yer alan, tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle hem turistler hem de uluslararası kuruluşlar için önemli bir merkezi Lozan (Lausanne) şehrine gidiyor ve otelimize yerleşiyoruz.  Geceleme otelimizde.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından Lozan kentini gezmeye başlıyoruz. Tarihteki antlaşmalardan aşina olduğumuz; Birincisi, 1912’de İtalyanlar ile Osmanlı devleti arasında Lozan’ın kasabalarından Uşi’de (Ouchy), ikincisi ise 1923 yılında Lozan’da yapılan Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı zaferin devamı olan Lozan Antlaşması’nın imzalandığı şehir merkezinde, panoramik turumuzu gerçekleştiriyoruz. İki ayrı önemli antlaşmaya sahne olan bina ve salonları rehberimizin anlatımlarıyla gezdikten sonra kısa molalarla, Cenevre Gölü’nü de içine alan ve Alp eteklerine kurulu Montrö’ye (Montreux) doğru yol alıyoruz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaya hak kazanmış, şarap bağlarıyla meşhur bu güzel şehre varışımızın ardından, turumuza başlıyoruz. Hiçbir kuşatmayla alınamayan, ancak antlaşmalarla el değiştirmiş olan Chillion Şatosu, Taş evler ve Teras Üzüm Bağları’nı rehberimizin anlatımları eşliğinde gördükten sonra, çikolata, şarap, hediyelik eşyalarından alabileceğimiz kentte keyifli bir kahve molası veriyoruz. Rehberimizin belirlediği saatte buluşmamızın ardından, İsviçre’nin ikinci kalabalık şehri ve Fransızca konuşulan Cenevre kentine gidiyoruz. CERN, Dünya Sağlık Örgütü, BM, UEFA ve FİFA gibi birçok ulusal kuruluşun merkezinin burada olması yanı sıra, 4000 yıllık geçmişiyle; Kültür, doğa ve tarihi doyasıya yaşayacağımız şehre varıyoruz. Buradaki gezimizde, Katı Katolik Kiliselerine karşın öğretileriyle dikkatleri üzerine toplayan John Calvin’in de aralarında bulunduğu; William Farel, Theodore de Beze ve John Knox’un 5 metre yüksekliğinde heykel Anıtı, Romanesk- gotik mimari yapıya sahip St. Pierre Katedrali, Jardin Anglais (İngiliz Bahçesi), Çiçek Saati, The Old Town (eski şehir) ve fotoğraf molası vereceğimiz Kırık Sandalye Anıtı göreceğimiz yerlerdir. Turumuza panoramik olarak devam edeceğimiz programımızda, Mont Blanc Köprüsü, Masion Tavel Evi, Arsenal savaş esirleri antlaşmasının yapıldığı Belediye Binası, Büyük Tiyatro, Cenevre Konservatuarı, Raht Müzesi ve Victoria Konser salonunun bulunduğu Neuve Meydanı, BM Binası, CERN Laboratuarı, Uluslararası Kızıl Haç ve Kızılay Müzesi, Patek Philippe Müzesi, Rhone Nehri’nin ortasında Bergues köprüsüyle kıyıya bağlanan Rousseau Adası görebileceğimiz yerler arasındadır. Gezimizin ardından Cenevre’nin Fransız sınırı içerisinde kalan bölgesinde yer alan ve Fransa'nın Auvergne-Rhône-Alpes bölgesinde, Haute-Savoie departmanında yer alan küçük, çevresiyle birlikte hem doğa hem de kültür açısından ziyaretçilere birçok olanak sunan Annemasse’yi gezmeye gidiyoruz. Eski kent merkezinde bulunan Saint-André Kilisesi, Villa Du Parc ve Arve nehri kıyısında keyifle gezebileceğimiz kordonunda, rehberimizin yönlendirmeleri eşliğinde geziyor ve devamında akşam yemeği ve alış-veriş için serbest zaman veriyoruz. Yeniden buluşmamızın ardından otelimizde yerleşiyoruz. Geceleme otelimizde.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından gezimizin bu son kahvaltısını otelimizde aldıktan sonra, odalarımızı boşaltıyoruz ve programımızı tamamlamadan önce Fransa'nın Auvergne-Rhône-Alpes Bölgesi’nde yer alan, tarihi, doğal güzellikleri ve romantik atmosferiyle tanınan, Alpler’in eteğinde yer alan, masalsı kanalları, Annecy Gölü ve Orta Çağ'dan kalma yapılarıyla "Alpler'in Venedik'i" olarak anılan büyüleyici Annecy şehrine gidiyoruz. Uzaktan o görkemli yapısını görebileceğimiz Annecy Şatosu, 16. Yüzyıldan günümüze kadar gelmiş olan mimari bir zenginliğe sahip Saint Pierre Katedrali, şehrin merkezinden geçen ve Alpler’in Venedik’i ünvanını kazanmasında rol oynayan ünlü Thiou Nehri ve üzerinde küçük bir adada yer alan ve tarihte hapishane olarak kullanılan; aynı zamanda şehrin en ikonik yapısı Palais de L’Ile, Göl kenarında yer alan çiçeklerle bezenmiş park; Jardin de L’Europe  ve temiz, berrak suları ile dinlendirici, huzur dolu keyifli bir zaman geçireceğiniz Annecy Gölü gezilerimizi tamalayıp serbest zamanımızı geçirdikten sonra yeniden buluşuyor ve  geri dönüş için bizleri İzmir’e ulaştıracak olan uçağımıza binmek üzere Cenevre Hava Limanı’na gidiyoruz. Saat 15:05’te SunExpress Hava Yolları XQ 913 sefer sayılı uçağı ile gerçekleşecek olan uçuşumuz için gümrük ve bagaj işlemlerimizi tamamlıyor ve dönüşe geçiyoruz. Varışımızın ve keyifli bir turumuzun ardından, yine güzel bir gezi programında buluşmak üzere vedalaşıyoruz.